18 Ekim 2012 Perşembe

Saat kaç?

 Her pencerenin mandalları aynı yöne dönmez,sağdakine geçtiğinde solunda kalırım ve yüzünün bir taraflı profili her zaman daha iyidir.
 Zamanla algılarımızın ayarlarıyla oynarlar biz farkında olmaksızın uyuşmuş gibi davranırız,içimiz nöbetleşe birbirimizi kovalar ve bunun için konuşmak gerekmez.
 Ara bir sokakta içilen sıcak çayların demsizliğine tezat demleniriz kısıtlanan sürede,birilerimizin yetişmesi gereken yerlere taşırız bir parça, diğerimiz altını kısıp soğutmaya bırakır aklını.
 Buruşmasından korkusuz sıkıştırıveririz fikirleri geriye dönük planlarda,saati belirsiz.
Asfalt diker ayaklarımızı,eller belirsiz gözler sabit.
Saniyede bilmem kaç kırpışın ardından dakikaları,sıcak çöker,şehir çöker..biz hala yürümeye çabalarken üstelik.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...