12 Haziran 2016 Pazar

doğrunun kamburu





Bir sessiz perdedir bu ne sen anlarsın ne ben
Derindendir bu gelen ve üstümüzü toprak gibi örten

Kelimeler arasındaki yollar da uzuyor, iletişim bu kadar basitken bu kadar zor . aklımın dilini ölçüp tarttıkça ifade ediş şeklim bozuluyor.  bende bozuk, eğri büğrü şeyler var.

elimde bir ayna var 'söylediklerimin alt metnini ' sana yansıtıyor.
elimde bir ayna var ve gördüğümüz kadar varız.

sen siyah kadar bilmek istersin ben turuncu kadar . bu da iki ayrı birey oluşumuz.
kırmızıda buluşmadık diye niye fikrinde yargılanan ben olurum.
çaresizce hissettiriyor. hiç bir şey yapamamak, kendini gerçekleştirememek üstüne bir de hata yapmaya yer olmayan, sakınılanda hataya düşmek. nasıl bir fanus bu?
asıl ironi de burada.

ben hangisi olmalıyım?

kendim hata yapar, düşünür, içtendir ama mükemmel değil.
diğerim sınırlar içinde, hataya yer yok, düşünmez- adına düşünüleni yapmaya çalışır.

sınırlarım olmasın, içimden geldiği gibi olsam diyorum en ufak ifade edişte batırırsam batırayım, eksikliği öğreneyim- öğretileyim istiyorum.

99 sonrası depremi gibiyiz yıkılan yıkıldı, aynı hayata tutunmayı başarmış iki kattan yukarısına temkinli bakan, müstakil hayatı paylaşırken bahçesini kurumaya bırakmamalı.

4 Haziran 2016 Cumartesi

yaz senfonisi

Bir bakarsın kıyısında yüzeriz akdenizin. Can simidi diye kulağımız penceresinde olur yeldeğirmeninin. Yıllanmış şaraplar gibi dolarız birbirimize ve çocukluğumuzdan bahsederiz, olduğumuz gibi neşelenir, kırılıp dökülür sonra birlikte uykulara gideriz
Nasılsa köprüleri yıkılmış seferlerin trenleriyiz artık raylar tanıdık duraklara kapatılmış. Köprüler üzerinde bir gün..
Köprüler diyorum iyiki yıkılmış.
Bu evin yokuşları olduğu gibi ara sokakları da varmış, yıllara rağmen direnen nostaljisi yarınları gibi açılacak olan kapıları..
Yarınlardan bir gün tüm hayal güzellemeleri dahil,
senle ben çimenlerin üstünde deniz kokulu havada çıplak ayak koşuyor olacağız,
yaz senfonisinde o valsin saçlarıma çiçekler takmayı unutma.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...