24 Kasım 2014 Pazartesi

Ateşle Oynamayınız

Akla misafir bir sen değilsin
Tekinsiz düşüncelerin rezervesi birkaç masa öncesinden yaptırılmış.
Seninle hiç gitmediğimiz o meyhanenin
Hiç oturmadığım taburesi de tahtadan
Tepemizde ahşap bir çatı örtüyor gökyüzünü
Bizi yine pencerelere mahkum eder gibi.
Senin insanlar dediğin gündüzleri demir parmaklıklardan daha sağlam dikiliyorlar saatlere.
Geceleri kusursuz bir seri katil edasında yürürken sokaklarda
Desem,
Yine gözden kaçırdığın o taşa takılır ayağın ve sendelersin
Sen en çok kış gelince düşersin
Kalenin içine gizlenir çürük seferler peşinde ilerlersin.
Dizlerinin üstüne bastırmakla zaman geçmiyor
Cümlelerin altından da kalkmalı arada
Yeri geldiğinde nereye gideceğini düşünmeden
Yola dökülmeyi bildiği gibi
Döke saça yürümeli insan
Bir sonraki adımını düne çivileyip, yarına attığı halatı sıkmadan
Kendi gibi yürümeli
Öznesiz, yüklemsiz
Filtresiz bir tütün gibi
Sarılmalı düşüncesine
İlk kibriti her zaman kendi çakmalı.
Yakmalı.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...