14 Mayıs 2013 Salı

Das erste Sonett


Als wir zerfielen einst in Du und Ich
Und unsere Betten standen Hier und Dort
Ernannten wir ein unauffällig Wort
Das sollte heißen: ich berühre dich.
Es scheint: solch Redens Freude sei gering
Denn das Berühren selbst ist unersetzlich
Doch wenigstens wurd »sie« so unverletzlich
Und aufgespart wie ein gepfändet Ding.
Blieb zugeeignet und wurd doch entzogen
War nicht zu brauchen und war doch vorhanden
War wohl nicht da, doch wenigstens nicht fort
Und wenn um uns die fremden Leute standen
Gebrauchten wir geläufig dieses Wort
Und wußten gleich: wir waren uns gewogen.

                                                                      Bertolt Brecht

7 Mayıs 2013 Salı

Anlam Kaygısızlığı

  Zamanın ayracını saatlerin arasına yerleştirmiş olanlara şaşırıyordu.
 Benimse şaşıracak bir şeyim kalmamış gibi durgunluğun kapılarını zorluyordum.
  Adımların sağı solu belli olmaz, birden takılıp düşüverirsin belki de olduğun yerden geriye adımladığın zaman halini alır.
  Şekillenmenin farklı sesleri vardır. Duyum eşiğinin arasına sıkışmış bir şeklin gerçekliğini sorgulamak düşünsele takılır.
Görselliğin yerle bir olduğu düşünsel zaman adını alır.
  Anlamsız bir tanımın hangi köşesinde durursak duralım içinde bulunduğumuz bir anlama tanımlanırız.
En güzel tanımın köşesinde oturup kendimizi anlamlandırırız. 
  Yer çekimi yoktur zamanın, havada asılı bizlerin köşeleri olamayacağı gibi anlamları sabittir.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...