7 Haziran 2014 Cumartesi

Köprü

Kıştan kalma günler yaşıyoruz.
Köprünün üstünde hiç karşılaşmadık üstelik.
Sıcak ama kapalı şu hava bana şubat grisini, mart keskinliğini, gece sislerini hatırlatıyor. Boğaz köprüsünü gece geçmeli bir de derdim, akıl gibi sis dolu.
Yüksek bir uçurum gibi yalnız, şehrini kaybedecek kadar güçlü. İnsanlar şehirlere benzermiş, korkardık.
Bu kadar kalabalık olunur mu yahu?
Biliyorduk ki böylesine kalabalığın tek kahramanı tenha çıkardı. Böylece şehir hep terkedilmiş olurdu, yani birileri hep giderdi.
Bir ipte iki cambazdan biri bu suya atlamayı mutlaka göze almıştır dedik.
Çakılmanın da bir adabı vardı, dalınca hemen çıkamıyor insan. Nasılsa her gün vurgun yiyoruz yeryüzünden.
Umursamamayı öğrenince işler kolaylaşıyor, siz istediğiniz üzere acımasız deyin.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...