26 Haziran 2012 Salı

Kendimin Eleştirisi

 Doğruluk kavramının göreceliliğine sağlam bir yumruk attım,döndü suratıma patladı.Nasıl davranabileceğimi sorgulamadan davrandığım yetmezmiş gibi yaşama payımı geçip düşünsel duygusallığı tavana vurdurdum. Dizginlediğim kelimelere inat Dur diyebilseydim zihnime  fişim çekilecekti.
 Şimdi mantığımı güzelce buruşturup attığıma duygularım, uğruna kırdıklarımın, vicdan'sızlık an'larımdan tutun kendimle baş başa kaldığım zamanlar silsilesinde benliğime yerleşen silüete dair özrü kabahatinden büyük yaşıyorum. Sonuç olarak kendi kendimin cezasıyım. Tüm bunlara rağmen biri prangalar vuruyorsa kelimelerine parmaklarımı hissetmemek uğruna yazarım!
Kendimden korktum bölünmelerime adsızlık giydirişe değil.
 Yola çıkmışsan çoktan gitmişsindir.

19 Haziran 2012 Salı

saçlar uçmaya engel değil

Zaman ya işte kulaklarımdan fışkıracak kadar çok hissediyorum.Düşüncenin tutunacak bir kenarını bulduğum vakit düşme korkusunu biraz daha uzatmak için kaydırıyorum gözlerimi.Ellerinle tutunamayacağın şeyler vardır.Şehir üstünden atar bazen,susarsın..Tek başıma yürüme tedirginliğimi yaşatan sokaklar olmadı hiç,herkimselik kol geziyordu ortalıkta.Ortalığın fişini gece çeksek sabaha güneşi kesemeyen pencereler yapılmıştı.Yaşadığın odayı çatıya çıkarıp tavanına fırlattığım şişelerle büyükçe bir delik açmak isterdim gökyüzüne yol yaparcasına.Elimden gelse omuz çukuruna şarap döküp içerdim.
 Sen belki benim ses tellerimi kesmek isterdin,susuyorsam bir işe yaramalı diye..oysa konuştuğumda kulakların uyuşurdu,gözlerin dökülecek diye bir nefes molası alırdık.
 Alır mıydık sahi?

10 Haziran 2012 Pazar

Kaç imla hatası yapıp sildiysem artık

Kendimden yararlanmanın en verimli halinde olduğunu düşündüğüm zaman materyallerin bastırma hislerinde tatmin olamıyorum.Hani adım atarsın da yer altından kayar gibi olur ya,sürekli susama hissi gibi..bir de parmaklarımın parmaklarınla buluşması gibi farklı bir boyut kazandırabiliyorum zamana.
 İşte o an donuyor,farkında mısın bilmem.Çok fazla örnek verme isteğimin bağlamından tut,baktığım yerlerin dipsiz kılınışı görünümü beni alıp götüren.
 Sen hiç kendini giderken farkettin mi,olur ya saçlarının ucuna tutunmak istesem,düşme korkusu diye adlandırılan benim için güzel anlamlar kazandıran.
 Oturduğun zeminden bağımsız ayaklanmalar içinde koştuğumu hissettiğim an'da insanları ve zamanı kaybetme yeteneğimi geliştirmiş buldum kendimi.Kendime yönelik gözlemlerim bunlarla da kalmadı,içini işleyen bir parça duyarsın melodilerin akışına kaptırılmış bir coşku fırtınası kopar,savurur seni adlandırılmamış kıyına.
  Kıyıma köşeme süzülen bakışların ötesindeydin be adam,parça gibi,hareket gibi,dokunuş gibi..gülümsercesine aktın.

4 Haziran 2012 Pazartesi

The Bard's Song

 Kendimin itirafını O'na ettiğimde hafızasından sildiği süreç içinde sıkıştım.Şimdi geriye sarıyor olsa tüm adımlar,durduğum yerden sonrasına dair belirtiler verilmiyor.Sözün açıklığının üstünde başımı saran düşünceleri süzgeçsiz akıttığım beynin aforizmaları çerçevesinde mekik atıyorum.Yazının tura turanın yazı gelebileceği ihtimalini gözden çıkarma girişimleri benimkisi.
 Korkuların pimini erken çekersem daha uzağa fırlatabilirim,bu da benim düşünüş şeklim olsun.Tut ki parmaklarım dolandı şimdiye kadar sağ çıkmam mucize olsaydı..mucizelere inanmam!
 Beklentilerimin alt katmanlarındaki fay çatlakları hislerimi sarssa da vazgeçemediklerim arasında tanınmaya yüz tutmuş olanı saklarım.Saklamayı pek beceremesem de harflerin birleşimi retinana kazınabilir.
Tekil şahısları bırakıp,
 Şimdi ekrana öylece bakıp silinenlerden sandık içi bir parça hazırlasam ancak böyle güzel olurdu;




 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...