16 Aralık 2013 Pazartesi

Hani olur ya

Hani oluruz ya, bizim memlekete kar yağmaz
Bin kilometre ötelerden gelen ince bir ses duyulur
İçlenirim olmadık o vakitlerde
Kalemini kıramadığım bir sen varsın
Bir ben nice senlerde
Tütünsüz parmakların olmaz
Nasıl da alışmışız İstanbul'a
Beklesen yaz gelmez
Bizim memlekete kar yağmaz
Seninle hiç gidemediğimiz o meyhanenin
Köşesindeki masada bir yerim olsun her zaman
Otursam ne fayda
Usanmıyor gramofonlar taşlı sokakların
Adımlanmış kaldırımlarında, yürümüşümdür
Kimbilir
Yollar bitti mi dersin, yürünecek yolların hanları tenha olur derler..
İçleri şarap.
Sahi, Yollar bitti mi dersin?

12 Aralık 2013 Perşembe

Sigaralı sigaralar

-Çok sigara içiyorsun. Geçen sefere göre.
-Hayır. Aynı miktarda içiyorum. Sigarayı seviyorum. Sigara içmek sanki unutmak gibi. Moralim dibe vurduğunda sigaram elimdeki tek şeydir. Yakarım, tüttürürüm ve sesimi keserim. Böylece duygularımı saklarım. Sigara duyguları saklar. Mentollü ve vanilyalı sigaralar vardır. Bazı insanlar sever mentollü sigaraları, vanilyalı sigaraları, çikolatalı sigaraları, sigaralı sigaraları. Sigara benim delirmemi engeller. Beni hayatta tutar. Beni ölene kadar hayatta tutar.




9 Aralık 2013 Pazartesi

La Reproduction Interdite


  Resmin en çarpıcı unsuru insanın ilk görüşte yanlış yansımasıdır, ayakta durup aynaya bakan adamın yüzünü görmek için  bekleyen seyirci resmin arkasında varsayılan gizli ve derin anlamı keşfetmek için uzun süre bakma ihtiyacını bilinçaltında uyandıracaktır.
  Burada yüzü olmayan adamın varlığını kabul etme sürecinden sonra alternatif bir perspektif ile adamın sırtından üreme görüntüsünün bizi yanıltmaya yönelik yansıtıldığını, asıl görüntünün yani yüzünün sırtı ile bastırılmaya çalışıldığını keşfedebiliriz.
  Böylece görüntü bizim neyi görmek istediğimize saplantılı olarak ironik bir şekilde verilmiştir.
Düşündürülen unsur sırtının da derinliklerinden doğan bir yüz ifadesidir.

8 Aralık 2013 Pazar

Aralık

Şehre taşındığımızdan beri sığamıyoruz birbirimize, şimdi kim bilir kaç kilometre taş plakların bitmeyen melodileri.
Alacaklı çıktı yıllar.
Pierre Loti'den Moda'ya kurulan bir köprünün üzerinden atlarız belki ..
Mektupsuz, sualsiz mürekkepli parmaklarımıza ithafen ;
Benim saçlarımdan alsınlar bir tutam seninse gülünce çizgileşen gözlerinden.
Üstelik ilk çeyrekteyiz yaşımızın, bir gece yarısından çıkar gibi apansız.. Bir fotograf çektirsek nereye bakacağımızı bilir gibi birbirimizin, bir elimizin altında kül tablaları.
Gri bir havada dışarı çıkmak gibi seninle konuşmak.
Ahşap bir bank seçelim seninle deniz manzaralı, bankların insanları her daim bir tutam yalnızlık kokar. Tek çift kelime etmeyelim.
Sırtına dokunmadan geçelim şu Boğaz'ı.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...