Ben, birçok isme taşan kadın. İlk adım, sonraki anılan kamuflajım.
Kendimi satırlarına bırakmış,
Kimi zaman küstahça belki çocukça tanımlanan cümlen.
Ben, oldurulmaya çalışan Ütopyan.
İki kıta arası mesafen, insancıkların, zamansızlığın, üşengeçliğin.
Ezberlere yenik düşen bir tavrın sonucu, kendine itirafı zor bir gerçek.
Ben, anlaşılamayan dilin. Gölgen.
Bir gece yarısı aklına düşen..
Yolun karşısında, yerleri ahşap çatı katın.
Fikrin,
Erkekliğin,
Uzaklığın,
Serzenişlerin,
Takıntın,
Düş'ün,
Düş'üşlerin,
Ve Ben, Sen'de kendim.
27 Temmuz 2013 Cumartesi
24 Temmuz 2013 Çarşamba
Kalabalık bir şehirde durdurup beni
Üstümü arasan
Ceplerimden çıkanlardan sorumlu tutulacağım.
Kıyı bir şerit çizgisinin en kuytusunda
Kumlarına tuz taneleri karışmış
Yanaklarımda konuşlanmış çil taneleri gibi
Sabitlenmekten yorulmuş bir haldesin
Ayaklanıyor birikintiler
Gitmesi gerektiği gibi yavaş, kendinden emin
Bölündüklerinden geriye kalanlar
Toparlanışlarını bereberinde getiriyor
Sakin kafaların bedenlerini taşıyacağımız
Güneşin daha erken doğduğu yerlere şarap açıp
Döküleceğimiz zaman denizlere
En başına ithafen
Tom Waits çalsın danslarımıza
Üstümü arasan
Ceplerimden çıkanlardan sorumlu tutulacağım.
Kıyı bir şerit çizgisinin en kuytusunda
Kumlarına tuz taneleri karışmış
Yanaklarımda konuşlanmış çil taneleri gibi
Sabitlenmekten yorulmuş bir haldesin
Ayaklanıyor birikintiler
Gitmesi gerektiği gibi yavaş, kendinden emin
Bölündüklerinden geriye kalanlar
Toparlanışlarını bereberinde getiriyor
Sakin kafaların bedenlerini taşıyacağımız
Güneşin daha erken doğduğu yerlere şarap açıp
Döküleceğimiz zaman denizlere
En başına ithafen
Tom Waits çalsın danslarımıza
23 Temmuz 2013 Salı
15 Temmuz 2013 Pazartesi
Yollar
Odaklarımız dalga dalga,
Yayılıyoruz.
Yazın tam ortasında
Şehirlerde unutulmuş
İçleri kurutulmuş çamaşırlar gibiyiz.
İçselleştirinin ifadesiz bıraktığı zamanlara ait
Parmakların mürekkebi unuttuğu
Nankör varlıklarız.
Sonları belli olmayan yolların istasyonlarında
Soluklanmayı unutmuş,
Köşelerden dönülen sokaklarımız
İnsan kokar.
Tahammülsüz zihinlerimiz nefesimizi tıkar.
Yorulduk yürümekten, düşüncelerimiz burkuldu.
Düşüşlerin farklı tanımlandığı adımlarımız
Yol alır
Ben'ler kalır
Dökülür kenarından köşelerine
Çember denilen yaşamın
Sahi Yaşam?
Yayılıyoruz.
Yazın tam ortasında
Şehirlerde unutulmuş
İçleri kurutulmuş çamaşırlar gibiyiz.
İçselleştirinin ifadesiz bıraktığı zamanlara ait
Parmakların mürekkebi unuttuğu
Nankör varlıklarız.
Sonları belli olmayan yolların istasyonlarında
Soluklanmayı unutmuş,
Köşelerden dönülen sokaklarımız
İnsan kokar.
Tahammülsüz zihinlerimiz nefesimizi tıkar.
Yorulduk yürümekten, düşüncelerimiz burkuldu.
Düşüşlerin farklı tanımlandığı adımlarımız
Yol alır
Ben'ler kalır
Dökülür kenarından köşelerine
Çember denilen yaşamın
Sahi Yaşam?
11 Temmuz 2013 Perşembe
la meglio gioventù
-Döndü, bana baktı ve ben kapıyı kapatıp her şeyi sildim. Zihnimde bir şey kalmadı. Evinin merdivenleri, yerdeki talaş... Hiçbir şey. Yerdeki kitaplar, kapıcı... Onları durdurmalıydım. İkisini de sevdim ama onları sevgimle zincirleyemezdim. Benim özgürlük anlayışım buydu. Herkes dilediğini yaşamakta özgür diye düşünüyordum. Ölümün nesi özgürlük?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum. Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...
-
Als wir zerfielen einst in Du und Ich Und unsere Betten standen Hier und Dort Ernannten wir ein unauffällig Wort Das sollte hei...
-
Daha yüreğime oturmadı onun gidişi. Daha öfkeliyim. Hele bir zaman geçsin de… İnsan iyice silmek,gömmek için her şeyi bilmeli. Gitmele...