17 Kasım 2015 Salı

Kadınlar


Varlığını açıklamaya yetinemeyen ışık yontucuları gibi gölgesinden vazgeçemeyen gece vurguncularıdır kadınlar.
kiminin çekinik gen baskınlığında renkli bakarlar dünyaya..
kiminin haritalarını doldurur olağanüstü büyük anlam parçaları.. anlam boyutunda ne güzel perspektif yaratırlar.
güneşi turuncuyla sıvadığım vakit gecenin üstüne çekilen moru daha iyi duyumsayabiliyorum.
topuk seslerimiz kelimeleri birbirine çarpıştırıyor.
deniz gibi dalga dalga infilak ediyor yeryüzünde bazen,
uzandığım yollara dümdüz çerçeveler biçiyorum, tekrar ve tekrar içinden çıkmak için.
asimetrik şekiller gibiyiz seninle, ton değerindeki kontrastı oluşturan.
ve içimde kahvelerden bir deniz,
turuncu'nun mor'a çaldığı bir gökyüzüne bakıyor..

3 Kasım 2015 Salı

Pencere


Köklü bir değişim.
İşte insanın kendiyle olan derdini evrimleştirme çabası. Bütünüyle parçaladığımız düşünce, duygu ve hislerin bilinç altı bağ bozumu.
Yerine yeniden ekilen oluşlar. Varolan temel taşların nesnel ağırlığından çok niteliği bir kere daha ağır basıyor.
Kaç kere yenildiğimi hatırlamıyorum. Sürekli kazanmanın eksikliğinde ilerlemektense kaybetmenin bolluğu içinde yüzmüyor muyuz.
Fazlaca dökülmeden devam etmek adına parmak uçlarımızı köreltmiyor muyuz. Dokunuşun kimlik taşıdığı ceplerimiz ağırlaştıkça bedenimiz hafifleşiyor.
Kendini kendiyle korkutan bir bütündür insan.
Kaynağını nereden aldığını bilmeyen bir nehire dönüşsek içimizde beslediğimiz yaşam formlarının tedirginliğinde yatağımızdan saparız.
Saptığım her yolun kapısı başka odalara açılıyor aklımın içinde.
Kimi yerlerin zamansız kilitlerini zorluyorum harabe olmuş odalardan kaçmak için. Sonra içinde bulunduğum odanın pencerelerini farkediyorum, diğer kapıları kıskandırırcasına yönelmemi bekliyorlar. Kışa alışmış bir çift gözün güneşe kısılması tepkisinde zihnim.
Bak şu dakikadan sonra odaları unutuyorum. Gördüğümle algıladığım ışığın yansımasını çözmekle oyalanıyorum.
Neden akıl edemiyorum bazen, bilmiyorum aslında pencereyi açsam içeri oksijen dolacak ve ben duvarların odalarla barışık olduğunun farkına varıp soluklanmayı öğrenebileceğim.
Bir gün duvarların içinden çıkıp tüm algılarımı yerle bir eden pencereden süzülen ışığın gözlerimi rahatsız ettiğinin farkına varabildim.
Farklı bakabilmenin adımını takip eden ışığın delip geçtiği o yer pencerelerim, ve ardından içime dolan hava. Birbirini izleyen rüzgarlar, yağmurlar, sisler ve gün ışığı.
Şimdi pencereyi hep açık tutuyorum, önünde bir sandalye
Soluklanıyorum.

1 Kasım 2015 Pazar

Se la mia morte brami



Carlo Gesualdo'nun karısını öldürdükten sonra yazdığı beste..
ölüm üzerine nedensellik mi?
- aşk cinayeti!








 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...