22 Eylül 2014 Pazartesi

Bence bu vapurda yüzüne vuran rüzgarı hissetmek gibi bir şey
Denize baktığında görebildiğin kadar
İçten gülümsetebilen kadar nadir
Özlemek gibi birşey bu

21 Eylül 2014 Pazar

Sade bir hayalin yerleştiği o kentle hesaplaşmalı,
Kimi zaman vakitsiz,
Kimi zaman yelkovanla akrebin birbirine yaklaştığı aralıklar kadar heyecan verici.
Günleri geriye sararsak;
Son 3.

14 Eylül 2014 Pazar

                                                                                                                     Gelibolu-2014





hafızam renklerini kaybetmeye başlamış
etraf akustik
bir akşam bir bar taburesinden kulağıma fısıldanan bir teklifin insanı kitlemesi gibi.
zaman, sahip çıkamayacak kadar zayıf, kıymet bilemeyecek kadar nankör.
Hafıza.
anılar, renkleri soluk fotograflarda açılan bir evin kapısı oluyor
fotograflara bakıp hayal kurabilmek kadar eşsiz
keşke'siz hayaller.

12 Eylül 2014 Cuma



Fincanın dibindeki kahve yorgunluğu gibi boğazımızı gıcıklandırıyor, ses tellerimiz titriyor konuşurken. Asfalt aşırı yollar dökülüyor, baktıkça göremiyorum önümü. Biraz daha net olması için bir sigara yakıyorum.
İstersem şarkı da söyleyebilirim, biraz çekinceli ses tonum.
Ara sokaklardan geçip Pappa Cafe'de sokağa karşı filtre bir kahve söylerim, belki birkaç satır da karalayabilirim. Puntonun kalitesizliği kelimelerin gölgesinde kalır.
El yazısı, eller kadar değerlidir mürekkep farketmeksizin.
Eller konuşurken tereddüt eder belki, tende durduğu gibi cüretkardır aynı zamanda.
Şimdi boşverelim elleri, onların saklanacak cepleri vardır nasılsa.
Gözlerden söz etmeye lügat yetmeyebilir bazen. Göz kapaklarına sığınan, silüete karşı koyamaz.
Kapattım gözlerimi.
Kulaklarım bilmediğim bir lisanın sözlerini işitiyor.
Herşeyi bilmek gerekmiyor.
Bildiklerimizi inkar edip beş duyu organımızdan ibaret bir organizma olduğumuzu unutmaya zaman müsade etmiyor.
Karşılıklı güldükten sonra,
gülümsemeler oturur insanın dudak kenarına.

8 Eylül 2014 Pazartesi

Everytime

Bazen yollar heyelan oluyor, çıkmaya korkuyor insan
Düşmek mühim değil
Düş'ünden yara almadan kalkmak zor
1000 kilometrelik fay hattı üzerinde
İki şehir arası yolculuk
Vakit yaklaştıkça artıyor artçılar

1 Eylül 2014 Pazartesi

Yeditepe İstanbul



Daha yüreğime oturmadı onun gidişi. Daha öfkeliyim. Hele bir zaman geçsin de…
İnsan iyice silmek,gömmek için her şeyi bilmeli.
Gitmelerini anlarım da dönmesi ağır geliyor.
Artık çok geç,onu seviyorum. Kendimi ikna etmek için artık geç.
Öyle geçerdik ki kaldırımları, sanki bu düşenler biz değildik.
Gideceksen, ben uyurken git.
Duygular elle tutulur hale geliyor.
Gücüm eskidi hiçbir şey yapamamaktan.Tıpkı o eski silah gibi…
Üzüntü, bir hastalık gibi duruyor yüzünüzde.
Gözümüzü kırpmadan silahlarla kuşanmışız, büyük savaşlara hazırlanmışız.
Dönmediğim bir akşam sakın arama beni.
Benim tek işim seni sevmek…
Kelimelere dökmese de bin kere işitmiş gibiyim.
Ne söylesen haklı çıkamayacaksın. Sen içini rahat ettirmeye bak.
Çok uzun baktığım yollardan bir ışık göründü.
İnsanın içinden ilk gelen, ama en zor söylenen şey.
Yüreğimdeki bütün yüzler sana dönüşüyor.
Biz hayata çok güzel şarkılar söyledik, elbette karşılıksız kalmayacak.
Becerebilirse, bugün yaşadıklarından bir şey çıkaracak.
Her geçen gün biraz daha yontuluyorum.
Ben onu kendime benzetmeye çalıştım, mesele bu
Ben gidecektim asıl onun yerine.Gidilecek en uzak yere
Öyle zor bir durum ki bu, ne desem dokunur sana
Sevginin tarifi değişmiş benim için.
O, içinde yanıp sönen şey beni gösterirse, ben buradayım.
Bazen öyle şeyler canlanıyor ki gözümde, heyecanlanıyorum.
Eğer yarın sabah bana haydi gidelim derse giderim.Hiç düşünmeden…
Ben çok kaldım o tarafta, şakasını yapamayacak kadar çok
Çabuk onaramıyorum bazı şeyleri, beceremiyorum.
Her şey en güzel haline dönüyor.
O, karıştırdığım yüzlerden biri keşke olsaydı
İnsan en kolay kendini kandırabiliyor.
Hep bize bir şey olmaz deriz, tek dayanağımız bu. Çok hazırlıksızız, çok
Eşit şartlarda mı acı çekiyoruz.

















Zorunlu vedalar,aşkın zincirlerini orta yerinden koparan nedenler.Ve zamana yenik düşen boşa bekleyişler.Ardından gelen kırgınlıkların ,umutlarının hiç yere çırpınışlarının verdiği yorgunluk.
Farklı coğrafyalara, meçhul diyarlara, gidebildiğin kilometrelerce uzağa gidersin bazen.





Yüzün,hatırlamak istediğim bir çok şeyin yerini aldı. Sesler var kulaklarımda.
Konuşmalar,kavgalar yürüyüşler.
Ama düşündükçe bir yüz giderek senin yüzüne dönüşüyor. Zorlansam da şikayetçi değilim bundan.
O yüz sensin .. Başka kimseyi beklemiyorum. Hem yolun bizim eve düştü bir kere, umarım uzun zaman burda kalırsın. Çok uzun zaman.Gidecek başka bir  sebep bulabilinceye kadar.











 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...