29 Eylül 2012 Cumartesi

Hissizlik

 Kim olduğumdan şüphe sızdıran gecenin sonunu düşünmeye fırsat vermiyor objeler.
Objeler anlamını düşüncesizlikte buluyor anlam kaygısı taşımadan sallanıyorlar aklın bir ucundan bir bar taburesine sabit vücut denilen kimyadan.
 Adına tepki denilen ne varsa yutuluyor an içinde,hissizlik kaplıyor yerini.Dönüşümlü olarak sarıyor benliği ağır hasarlı hissizlik.Düşünceye ramak kala düş'ünden,tüm bağlantılar kopuyor.
Kendi gözünden susuz bir yangını izliyorsun,ateşe tapınmanın yok sayıldığı sorgularda.Bir bir geçiyor yenilgiler ellerinden,elleri yadırgayan kadehlere dolup taştığın boyun kırıkları ne tarafa dönsen gidemediğin yönlere yol yapıyor.
 Uzun bir yol var demiştim en başından,figürleri farklı yürüyeni aynı olan

4 Eylül 2012 Salı

Düş/Düşüş

 Bu geceye ait değilim.Söylenmemesi gereken şarkılar gibidir bazı kelimelerin cümleleri,içimde intihar ediyor bak yaşam.Pencelerinin telleri olmasa gitme isteğim bastırılamazdı.Beynimi kemiriyor bu düşünceler,uykulardan uyku beğeniyor kendine üstelik sigarayı tam da bugün bırakmışken,yıktığım sözler kurulum eksikliği.. ifadesizliğimi neye borçluyum?!
 Daha hiçbirşey görmemişliğin hiçliğinde bildiklerim.Bilmediklerim beni yavaş yavaş yerle bir ettiğinde çok geç olacak belki,nasıl da flulaşıyor yarınlar..Peki inandıklarım,inanmak istediklerim? İstemekle alışamamışlık arasında iletişim telleri kopuyor,kış yağıyor buralara.Hazırlıksızız.
 Farkettim de hiçbirşeye hazırlamamışım kendimi,dışıma çıkıyorum dönmekten korkup geri bakamıyorum. Dinlenmeden katedilen yollar gibi zaman dilimleri,neresinden kesersen kes yakıyor içimi.
 İçim demişken,içime bakmaya cesaretim yok,çektiğim folyolarla maddeleşiyorum.Bir tür uyuşturma tarzı bu soluduğum hava,is-nikotin kokan elime yüzüme bulaştırdığım koskoca bir gerçek.
 Tam da gökyüzüne asılmış üzerime yağıyor,düş'lerim kesilip düş'üşlerim başlıyor.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...