8 Mayıs 2021 Cumartesi

 Caddenin kıyısında 6 katlı binaya meydan okuyan bir ağaç var, kocaman. Bugünlerde bakmayı sevdiğim en güzel şey o. Bu güzel şehirden kopmayı hiç istememiştim zaten, yalnızlığın paylaşılmadığı zamanlar geçti. Bizimkilerin eviyle bir cadde ayırıyor bizim evi ve ben ara sokaklardan geçerken çocukluğumda gördüğüm o deli adam bile yaşlanmış hala aynı noktalarda duruyor asfalta sabit bakışlarla bakmaya devam ediyor. Hiç sevemedim demişti bu evi, ufak ve simetrisi dogru olmayan bir odasının dışında neyi var anlamış değilim. Şehir şehir gezmektense İzmir'de sabitlenme isteğim için ağız dolusu cümleler, eriyen tüm para birimleri eşliğinde araya şehirler arası mesafeler de girince ufak bir şeyden nasıl kaos çıkarıyor her defansında, kafasında kurguladığı her olumsuzluğun başrolünde ben oluyorum sanki 20 yaş halimin mental rahatsızlığıyla yaşıyorum, zormuş.  Kendi hayatımın neresinden tutacağım derken tanıdığım bildigim şeylerden kopmak zor oluyor şu yaşımda. Onun kafasında tüm ödünlerin sahibi ben olmalıyım istediği şehirlere gelmeli ardından, kendimi gerçekleştirmek için kendimi ertelemeli sabah uyanıp akşam uyumalıyım işte. Bu düzenin şartlarında nasıl bencilleşmesin ki insan herkes bencilleşiyor. İşin garip yani ben bunları sakince oturup konuşuyorum, her igneleyici söze karşı açıklama yapıp mantıklı durmaya çalışıyorum. Biz ne paylaşıyoruz? eski öfkem nerede, eski çıldırışlarım, neden böyle kabullenişim bu saçma düzeni. Ne zamandır müzik bile dinlemediğimi farkettim, hayal kuramadığımı. 

Elimde kalanlarla mutlu olmaya didiniyorum, zor. 

Hiçbir şeyin eski tadı yok, şehirler ölü insanlar tedirgin. Sürü bağışıklığına dahil oldugum müthiş ağrılar, izolasyon, erken gelen yaz, eve hapsoluş.. 

Bir süredir rüyalarımda bilmediğim bir evin adresini sorarak tanıdık gelen sokaklarda dolaşıyorum, sokağın başında eski yıkık bir çeşme  var biraz ileride ağaçlar görüyorum sonra uyanıyorum.

Caddenin kenarında binalara meydan okuyan kocaman bir ağaç var, balkondan bakıyorum. 

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...