31 Temmuz 2014 Perşembe

Evim

Üzerime çarpan şeyi hatırlamıyorum, beni bilmediğim bir zamanın gökyüzü olmayan bir yerine fırlatmış gibi.
Benim en büyük yanılsamam seni insan olarak görmememdi.. Dışarıda pimini çektiğim duyguların sonunda sana kaçıp saklanabiliyordum, sevgimin merkezi. Bir ev, atmosferim.. içinde yaşayabildiğim bir insandan fazlası olarak görüyordum seni. Bocaladığım her an' içimde katlanıyordun, kendimden çıkarıyordum hıncımı. Düşe kalka ögreniyordum..
Sonra bir zaman geldi evimin kapıları yüzüme kapanır, odandan odana geçemez oldum. Pencere önleri benim kaçış noktamdı.
En güzel yerindeydim işte evin.
Evimin zemininin sallandığını bile bile kaçmadım içinden, kaçtığım herkese herşeye inat sonumu bekledim.
Kapılarını zorladığım her an bir kaosla karşılaştım, ben diğer odada kendimi rehabilite ederken.
Senin odaların kafanının içi, kaosunun merkezi. Dahil olmaya çalıştım..
Evimi çok sevdim.

Ve ben bir gün pencere kenarından dışarıyı izlerken beni aşağı attın.
Bu ölüm gibi bir şey.
 -ama hala tüm acıyı hissedebiliyorum.
Aşağı baktığında zeminde değilim beni nereye attığını bilmiyorum nerede olduğumu bilmiyorum.

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Kadıköy bir ülkeydi, Moda başkentimiz.
Tutamadığın evin tutulmamış sözünde, pencere kenarı koltukta bıraktık hayalimizi.
Ben bir daha pencere kenarlarına koltuk koyamayacak kadar ürkeğim.
Bu senin yükseklik korkunla karıştırılmamalı.
Sen o pencereden beni aşağı attın.

24 Temmuz 2014 Perşembe

Oda

Saçlarım uzuyor.
'Kızıldan turuncuya doğru kesmek istiyorum..'
Sigarayı bırakacağım dedim.
'Hala kitaplığımın arasına sıkıştırılmış sigaralar var.'
Odamın duvarlarına birşeyler yapmalıyım.
'Ne kadar kalabalık olursak o kadar iyi.'
Yaz bizim burada çok uzun sürüyor.
'Balıkçı tekneleri beni karşı iskeleye geçiremez.'
Burada vapur da yok.
Duvarlarımı bordoya boyadığımı söylemiş miydim?
'Sabah uyanıyorum, akşama batıyorum.'
Kıyafetten koltuğumun üstünde saatlerce oturabiliyorum.
'Burada kimse yok.'
İnsanlar çok uzakta.
'Konuşmak gelmiyor içimden, ağlamak gelmiyor'
Ne kadar az düşünsem, o kadar iyi.
Gözümü açıp kapatıyorum.
'Yine aynı odadayım'

17 Temmuz 2014 Perşembe

Sana kalsa bencillikten öteye gidemedim. Çoğu zaman kendimle ilgili cümlelere bile nereden başlayacağımı bilemezken kendinle ilgili imlalara takıldın.
Aforizmalarım, simgelerim ve tüm bu komplike gelen her şeye dair çok sade anlarım, anılarım oldu. Bir tek kendimi süzemedim sanırım.
İnsanız ya, bir yerde karmaşaya kapılıp gitmek bizim görevimiz. Erteleyip, uyuşturduğumuz benliğimizden tut inkarlarımız, yenilgilerimize kadar bizi biz yapan unsurları yadırgadık hep.
Hep bir eksiklik bulma peşindeydik.
Böylece yıllar geçti, boyumuz uzadı aklımız takıldı, içimiz daraldı bunaldık çoğu şeyden.
Yetiştirme yurdundan alınmış birer çocuk gibi büyüttük birbirimizi satırlarda. Korkularımız da oldu, kuşkular beynimizi kemiren kuşkular..
Zaman da birikmiyor artık. Ne yaptıysak dünden yarını kestiremiyoruz öyle ki bunun için çabalamıyorum da.
Geleceğin bilinmezcilik amaçlı kullanıldığı bugünlerde, rehabilite ettiğim kendim olsam da yine de şaşıramıyorum.
Geceyi uyuma amaçlı kullanıyorum.

11 Temmuz 2014 Cuma

Sayfa

Pencereden dışarısı akıl hastanesinin bahçesindeki rahatsız edici sessizliğinde.
Birisi bir çığlık atsa kaçıp gidecekmişim gibi.
 
Eşyalarıma dokunamıyorum, sadece duvarların rengi güzel. Sandık dolusu kurumuş bitkiler, turuncu hava.
Kendimi yabancı olduğum bir çok duyguya uzaktan bakarken yakalıyorum.
Umarsızlığımdan yakınıyorum.
Zamanı eskisi gibi kandıramıyorum artık.

Sanki bu büyük oyunun son perdeleri kancalara takılmış tutukluk yapıyor.
Tüm figürenların şaşkın bakışları arasında bitişi selamlıyoruz.
Fakat bir şeyler ters gidiyor..
 
Seyirci gitmiyor,
Perdeler kapanmıyor,
Bense hala sahneden atlayamadım.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...