21 Şubat 2012 Salı

Son'un başlangıcı

Bir sabah kalkarsınız..
     Düşüşüncelerdeki ayaklanmaların devrime yönelmesine ramak kala..
Güneş doğar.
    Susmaları aşar çakılan çakmaklar..havaya savrulmuş küller.
Hangi cümlenin sonundan düşersek düşelim dipten bakıyoruz hayata..
    Tekil şahısların fiiline eklenen sahiplik ekiydik belki de.
Belki hiç olmayacak hayatlardan geçtik..
     Yırt düşüncelerini,yeniden yazıl yarınlara.


15 Şubat 2012 Çarşamba

..

     Başucundaki abajürü biraz kısmıştı. Odanın içini aydınlatan bilgisayar ekranıydı.. Daha yatmadan 'Bilgisayarın bağrıyor..'demişti. Bense düz zeminlerde tutamazdım. Uyusun diye iyice kıstığım müziğin sesini bastırdı hıçkırığı.. Yerimden fırladım.. O anda zihni kaynıyor sadece sarılmamı bekliyordu . O, karşımda çaresiz kaldığı zamanlarda saçlarımı kesiyorlarmış gibi hissederdim. Yüzüme kitlenen gözlerine bakıp dökmesini söyledim içini.. içini toplayıp içimden saracaktım.. Parmaklarım ıslandı.
     Her burnundan süzülen sıvının kan olması ihtimaline korkuyla dinledim, vücudum kasılıyor yerli yersiz titremeler geçiriyordum, dayanamadım. Siz hiç bilir misiniz sarılarak birbirinin omzuna yaşlar süzmenin duygusunu?
Tüm şefkatiyle saçlarımı okşuyordu parmakları, parmaklarındaki güveni sürüyordu saçlarıma..
    Hıçkırmaktan kaç kelime yuttuğumu hatırlamıyorum ama sadece konuşmamı istiyordu. Kitlendiğim an'ların telafisini yapamazdı gece.
Konuşamadım..
     2 ihtimal var demişti..Zamana inat yaşayacaktık belkide,ya da zamanla yaşanacak olanları öldürecektik.  Ki kimse katil olamazdı.
Aklımızdakileri sorgulamaya kalkışıp yüzyüze baktığımız anlarda nöbetler geçiriyorduk şüphesiz.
Sadece baktık..
    '- Bana git de,gideyim o zaman!' nasıl hissettiriyorsa kalmaya, hücrelerime kadar sımsıkı sarıldı.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Özgürlüğün ne haddine?

 Gücenmeli mi geceye günü doğurduğu için? Işıksızlığa inat aydınlatmalı mı düşünceleri..Hangi harfe bassan sonu bana dökülür müydü..Sessiz hecelerin şifreleridir ya cümleler 'Bir insanı cümlelerinden başlamalı tanımaya..'
 Şehrin büyüklüğüne nazaran yürümeye devam ettiğim günbatımlarına hayranlıkla bakışım bakıra bağlanan bir parça gökyüzü..ki nefes alabildiğim.
 Dayanamaz..bazı An'lara flu düşer insan.
Hazmı uzun nefesler çeker başından aşağı..aralarda mola verilerek bakılan ortak bir gökyüzüne yakışmıştır gece.
 Diyaframım olmasa organlarım dökülecekti daldığım yerlere.Devrik cümlelerin vagonlarına sığdırabilsem aitliğimi..En son sen sevinecektin belki..özgürlüğün ne haddine? 

  

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...