Başucundaki abajürü biraz kısmıştı. Odanın içini aydınlatan bilgisayar ekranıydı.. Daha yatmadan 'Bilgisayarın bağrıyor..'demişti. Bense düz zeminlerde tutamazdım. Uyusun diye iyice kıstığım müziğin sesini bastırdı hıçkırığı.. Yerimden fırladım.. O anda zihni kaynıyor sadece sarılmamı bekliyordu . O, karşımda çaresiz kaldığı zamanlarda saçlarımı kesiyorlarmış gibi hissederdim. Yüzüme kitlenen gözlerine bakıp dökmesini söyledim içini.. içini toplayıp içimden saracaktım.. Parmaklarım ıslandı.
Her burnundan süzülen sıvının kan olması ihtimaline korkuyla dinledim, vücudum kasılıyor yerli yersiz titremeler geçiriyordum, dayanamadım. Siz hiç bilir misiniz sarılarak birbirinin omzuna yaşlar süzmenin duygusunu?
Tüm şefkatiyle saçlarımı okşuyordu parmakları, parmaklarındaki güveni sürüyordu saçlarıma..
Hıçkırmaktan kaç kelime yuttuğumu hatırlamıyorum ama sadece konuşmamı istiyordu. Kitlendiğim an'ların telafisini yapamazdı gece.
Konuşamadım..
2 ihtimal var demişti..Zamana inat yaşayacaktık belkide,ya da zamanla yaşanacak olanları öldürecektik. Ki kimse katil olamazdı.
Aklımızdakileri sorgulamaya kalkışıp yüzyüze baktığımız anlarda nöbetler geçiriyorduk şüphesiz.
Sadece baktık..
'- Bana git de,gideyim o zaman!' nasıl hissettiriyorsa kalmaya, hücrelerime kadar sımsıkı sarıldı.