Bir salmalın içinde dön dur, yorul. Kilometrelerce yollar, kapanmış yerler. Kendi tenhalığında vahşileş, iletişim rutininde boğul, saçların beyazlasın, yeter.
Aynı masanın başında hep aynı sandalyeye oturup çiçeklerin sararmış yapraklarını koparıyorum. Bir ortası yok hayatın, küllükler hiç boşalmıyor kendi içime konuşuyorum sürekli.
Pencerenin önündeki koca muz ağacını kesmişler, adiler. Betonlara basa basa soğuyoruz.
Tüm sevgi kelimelerimi sana harcıyorum kızıl tüğ, olmasan napardım bilmiyorum. Ben konuşuyorum sen seviyorsun
Gereksiz uzadı bu yalnızlık, bu tedirginlik. Çıkıp gidelim buralardan.