31 Ağustos 2012 Cuma

Oda

 Sade kahve.Huyum değildir oysa,şekeri de azaltmışım farkındasız.Yer kaygısını yitirdiğim bir zaman diliminde  dilim dilim.Fonda Ceylan Ertem söyler,ben dinlerim..
Tahammülsüz buluntuları olan bir oda,loş sarı ışığı,saçları yere bırakmışız,cameldan sonra ağır gelen winston,yine gözlerime kaçan dumanlar.Bazı huylar hiç değişmiyor,bırakamadım gitti şu inadı,gece terkedilen evleri..denize uzak.Yine kelimeler.Bitmezler.
Gerçekliği ne kadar itersem ellerimle o kadar dönüp arkamı yürürüm,koşmadan.Tanıdık insanlar var.Tanıdık insanların tanımadık yüzleri var.
 Kızgınlıklarımı toplasan beş para etmez artık,tesiri kendisinden azalan kızgınlıklar.Gecenin dünü olmaz,ses tonumda alkol var,antikacılar,cumbalar..

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Tutunduğun bir yanım çok geçmeden yalpalayıp düşer yere,diğer yanımın enkazı bırakıp koşturmasına akıl dayanmaz.Yerin süreci eksiltilmelere,içimde dolaşan sızıya dönüşüp gecemi sıkıştırıyor.Ses tellerim kesiliyor.
Hüznün sevilmeyen yanı bu olsa gerek,sevilmeyen yanım. Bir yanımı sevmeme hakkım olsa gerek.
 Kimin uykusuzluğuna sorguyum,cevapsızlığa verilmiş ceza gibi..Kendimin dışına çıkıp bakmaya korkar oldum,dışardan nasıl göründüğümün haddi hesabı yok.
Gözlerime dolma biçimine bir sonuç getiremedim.Hava kararınca düşüyor ya perdelerim,kirpiklerimin halsizliğine aldırmadan son çırpınışlara meyilli bu suskunluk.

3 Ağustos 2012 Cuma

İmlasız

Sen orda bana bir gece yarısı gibi anımsanır
Ben burda gecelere uyurken,sana yazılır

Kimi restleşmeler benliği kamçılar,acıtır
Sonrasının noktası silinir ellerden
Ben ellerimden gözlerime sürülen bir karaltı

Cümlenin sonunu çekmeden ruhun süzülür
Başından aklıma düşüren düşler

Yarının düne cüretkarlığı
Zamansızlığın ellerimizden süzülüşü

Havada alkol kokusu
Havada yağmur kurusu

Sıvıya hükmeden adam
Adamın yüzünden düşen gülümseme
Tutunuşdaki ben

Ben aklıma ramak kala
Çıldırmalar
Sakinlemeler

Yaz süresi
Yazılış evresi

Savaş öncesi

İki gezegen.

-sana bırakıyorum.
-seni bırakmıyorum.

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...