25 Şubat 2010 Perşembe

Nefes AL,Nefes VER!

Ağırım..
saydamlığın inceliğinde!
Her geceyi sabaha bağlayan yarınlardaki umut çizgisi için uyanırım,
Susuşlara kulaklarımı tıkamak için..
Koşarım..koşarım..koşarım!
Bir an'lık düşüşüm,bağladığım ağırlıktan!
Kalkarım!
Ellerim kanar,
Yüzüme sürerim.
Karanlığa savururum saçlarımı,
Geceyse Ay ışığı..
Gündüzse Güneş
Aydınlatır yüzümü.
Kimse bilmez..bilmemeli
Yüzümü.
Kendi etrafımda başım dönene kadar dönerim,
Kendine gel!melisin..
Kendinden gidişlerin terkedişlere gebe.
Ben çözülene kadar yandım..
Soğuk sular döktüm üzerime..
Dumanlara aldırma.
Bekleyişler iç çektirir bazen,,
Bazense.. büyütür.
Yaşatır..büyüdükçe yaşlanır gözlerim,
Aldırma!
Susuşlar aynam değil,kırılan cam parçalarının acıttıkları..
Soğumak marifet değil..sıcaklığı korumak sivridir.
Önlerindeki camların buğusunu sil de bir bak!
Yaşıyorum.
Kalp atışlarınla..
Yavaşlıyorum.
17 ocak 2010

2 yorum:

  1. güneşli sabahlarda gözlerimi sonuna kadar açıp güneşe bakarım. sulanır acır ama en çok sevdiğim gözkapaklarımı yumduğum anda ki o kırmızılık

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...