18 Mart 2014 Salı

Sanık

Takvimin kaçı gösterdiği geceyi vurgulayamaz. Saatlerin de geceye odaklı geçişine gözlerimi kırpmadan saygı duyarım. Tavanı kapatan bir gökyüzü mevcut değil. Böylece ranzayı terkederken ağır demir kapıyı aralarım.
Ceplerimi arasan üstümden çıkacaklardan sorumlu tutulacağım ve inadına çakmağıma dolar rüzgar.
Basamakları kıvrılarak yeraltına uzanan merdivenlerden koşarak inen ben değilmişim gibi kilit üstüne kilit vurmuşlar.
İçerisi çok kalabalık.
Dışarısı tenha mı sanki?
Şakaklarım zonkluyor migrensiz başımda, küre şeklinde demir parmaklıklara kapatılmış kurtulacağım güne düşünce çürütüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...