30 Ekim 2014 Perşembe

  Bir serüvenden bahsetmek gerekirse,  kendimden yola çıkarak öze doğru ve doğrudan yaptığım yolculuktur.
Zaman ve olguların yerle bir olduğu, Tin'sel bir oluşumdan ibaret olduğumuzu kabullenerek, bedenimden soyunmak olur.
  İçinde bulunduğum 'şimdiki' an sadece yarına bir köprü görevi üstlenir. Geçmişle gelecek arasındaki bağlantıyı yok etmeye yönelik 'şimdi'yi yaşarsınız.
  Tin'sel çakışmalar hayatımızın bazı an'larına yerleşmiş geometrik formlara benzerler. Alanlarını işgal edersem şekil değiştirmeye müsait bir forma yada algıma göre tepkilenen soyutluğa bürünürler.
  Zamanımda oturduğu yerde çukur açanların çekip gitmesi demek, kendi çukurlarına düşmem için oluşturulan zeminsel çelişkiden farklı değildir. Gitmek, kandırır ve oluşumuna hiçbir algım izin vermez.
  Böylece bedenleri akışkan, ruhları sabit kalır çukurlarımda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...