Gidip gelmek rutine mi dönüştü dersiniz?
Bir kez, bir kez daha bu sefer şehrin hiç bilmediğim bir yerine alıp gidiyorum bavulumu. Bilmediğim coğrafyalarda tedirginliğim yollar olmadı çünkü zaten yollar hep vardı hayatımda.
Benim hayatıma dahil etmeye zorlandığım insanlar oldu hep, tanımadığım yabancı yüzler.. Kalabalık, insanlara yabancılaştırıyor yeterince. Yabancılar zaten yeterince çoklar etrafımızda.
Yoruluyor insan ve bu birikmiş yorgunlukta mecali kalmıyor sil baştan insan tanımaya. Kıyıdaki insanlara bağımlılık ve güven de böylece güçleniyor.
Güven demişken, nasıl da kırılgan bir kavram haline soktuk biz bunu.
Şaşırıyorum bazen gözüm kapalı güveneceğim biri an geliyor tüm ulaşımları kesiyor yollarının. Ben buna çıkmaz sokak diyorum. Adı üstünde çıkmaz, çıkmıyor çıkılmıyor işin içinden. Böylece önüne set çekiyor ve o dört yol ayrımında alternatiflerini sen belirliyorsun hayatının.
Bu seferki gidişimin dönüşünü de kestiremiyorum, aslında alıştım da kısa zamanda aklımın kurgu sınırlarını zorlayan olaylar yaşamaya.
Sadece biraz ağır çekimde yaşamak istiyorum artık, bu göçebeliğin düzeninde devam etmekten sıkıldım.
Yerleşik yaşama geçme iç güdüsü ağır basıyor.
Tüm tezatlığımla ortadayım işte!
Yeni bir başlangıç için yine yollara dökülüyorum, iz bulana aşk olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder