Gri, yumuşak bir yatak üstü.
Sigaralar ve Kahveler.
Kurşun bir kalem seçilmişse yazılmak için, insanın içi biraz sallantılıdır. Yine ufacık zamanlara büyük olaylar sığdırmaya meyilli bir Kış'tayız.
Haftaya kar geliyormuş. Haftaya dediğim yarından sonra..
Bir tütsü yakmalı, tam da şuan.
Tütsü yakmak, beni biraz kalabalıklaştırıyor sanki. Tek başıma kalabildiğim an'larda içimden konuşmaktansa yazmak her zaman daha iyi hissettiriyor.
Yazmaya karşı olan hislerimse hala karışık. Eskiden bir rahatlama biçimi, kendimle kurduğum iletişimin en saf haliydi.
Hatrı sayılıdır iletişimin.
İletişimin benim hayatımda kısıtlı durakları oldu, o duraklarda her yola çıktığımda mutlaka uğrayıp yanlarında huzurla uyuyabildiğim insanlar..
Bazen yoğunluktan kafam öyle bir doluyor ki, yine kendime taştığımı farkediyorum.
Bu yontulma sürecinde oturup kendimi tanımlayabildiğim birileri, birbirimizi sakinleştirirken aralıklarla gülebildiğim o birileri.
Ne garip bir zaman diliminde yaşıyoruz diyorum. Yardım almadan hayatlarımızı idam ettiremeyecek bir kirliliğe ulaştı ortalık.
Benim gibi geçmişten hayalciyseniz orta yolu bulmak biraz zor.
Hatta garip bir ortası var bu durumun, gerçekliğin zirvesine çıkmadan kendi dünyalarımızın köşesinde kültür şoku yaşaya yaşaya öğreniyoruz.
Ben en çok hissizleşmekten korkarım,
Kendini geriye getiremez insan, zaman sadece bir yanılgı biçimi olsa da.
İkili delilik gibi bu, içimizden geldiği gibi.
Yolda, evde, vapur arkası sigarada..
Kafamın içinde kahvelerden bir deniz, biraz dağınığız ama temiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder