16 Mart 2015 Pazartesi

*Kırmızı



Beni kendime ördüğüm kozanın dışına çıkarmaya çalışıyordun, farkındaydım. Senin çabanın işe yaradığı kuşkusuz da benimkinden o kadar emin değilim. Belki bazı kişilikler, kozadan çıkmak istemiyorlardır; o, ölüm kozası bile olsa. 

Kimin hakkı vardı kişiyi kozasından çıkartmaya?

Sevilmemeyi rahatça kaldırabiliyorsun da sevilmek zor geliyor sana, sen de bunu anlamıyorsun.

Seninle konuşmak, gergin bir ipte yürümeye benziyor artık. O kadar sertleşmişsin ki, bir rimelin akmasında bile suçlayıcı ipuçları arıyorsun.

İnsan önce renklerden başlamalı değişmeye, dedi gözlerinin içine bakarak. Yoksa kırmızıyı sevdiğimi kim söyledi?

Koyu tarçınla acı karanfil karışımı bir duygu, bir tat. Batan güneşin kızılıyla baygın ıhlamur kokusu.

Karşımdaki kadın bir metin olsaydı, türkçesini çözebilirdim.
Ama o baştan beri yarı-saydam olsa da gizlerini ele vermemekte kararlı bir kişilikti. Sanki belli bir ulusu yoktu, yersiz-yurtsuzdu, yalnızca seyircilerinin yaşamlarına kırmızı damgasını basmış bir efsaneydi.




                                                               
                                                                 *Tomris Uyar
                                                                 Aramızdaki Şey


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...