18 Mart 2015 Çarşamba

Fincanın dibindeki kahve yorgunluğu bu sabahlar
İlkbaharın gelişigüzel terkedilmişliğinden olsa gerek
Zaman aralığını süpürmeyi görev üstlenen nikotin çiçekleri
Sızıntıya mahal vermeyen duyular arası
Geçiş tünelleri bu içimizdeki
Daha önce hiç gidilmeyen uzak rıhtımların sonsuzluk vizeleri
Bel kemiğindeki sıvı sözcükler
Kelimeleri dondurup kaynatan parmak vurgusu
Deniz aşırı rutubet kokusu
Hiç tanınmamış tutsaklık bu zaman arası mesafeler
Ve özgürlük ;
Sınırları çizilmemiş bir harita içinin cografyasında

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...