26 Ağustos 2015 Çarşamba

Dokunduğun her zemine parmak uçlarını bırakmamalısın, sen uyuyorken parmaklarını tutuyordum mesela. soğuk bir yaz akşamı salondaki yüzümde kaldı parmak uçların,
ve her nasılsa eylül geliyor birdenbire, hüznüm turuncuya çalıyor sonra saçlarım bulaşıyor ağaçlara dökülüyoruz birer birer.
tek başıma beceremediğim şeylerdendir nevresim değiştirmek, örtünün diğer ucunda  varlığını bilmek gibi birşey bu.
ses tonunda söylemekten çekindiğin bir şeyler var, adımın en güzel halleri mesela,
sen bağırınca gecenin tüm pencereleri kapanır cevapsız sorulara, ben sokağa dökülür saatin bile kendinden haberi olmadan.
hem kırılırsam en çok yüzüm kırılır,
bilme isterim.
sana gelmek zilini bilmediğim bir evin kapısını çalmak gibi .
hem benim de artık bir adım yok nasıl olsa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...