2 Nisan 2015 Perşembe

Opera





oynadığımız taşkın oyunda
yenmek
yenilmek
mümkün değilken
Yoksa değişecek tokuşacak birşeyimiz,
yoksa alacağımız kimseden, yoksa vergimiz
hangi kinli mantık zaptediyor parmak izlerini ve düşüyor sabıka defterine siluetimizi?
Kuşlar geçiyor, bedevi, hüzünlü,
kuşlar geçiyor içimden,
başkalaşır gibi bir resimde : Sökün ediyor bir kere daha güneş,
sökün ediyor yüzeye doğru
derindeki inatçı sızı : Dönüyorum kendime yeniden 
ve yaşıyorum eril peygamber
böceğinin kılpayı yaşadığı
kutuplarda : Doyum ve ölüm,
oğul ve yorgun yolculuk,
sabr ve taşkı, kilit ve çiçek
sürüyorum bir an : Bilmiyorum ki
ömür müdür sımsıkı tuttuğum içinde,
sonsuz bir korku mudur yoksa
bir anda biçim alan ve bozuşan,
içimde : Biliyorum : 
Acımasız bir bekleyişin ucunda duruyor pişmanlığım,
duruyor ve bekliyor orada
uzun bir kıvanca kenetlenmiş şimşek.
İşte yazıyorum seçtiğim öyküye ters düşen 
teğet bir noktaya bende doğup
bende ölen bir gelgiti :
Yazıyorum ve uzaklaşıyor ağır ağır gövdemden
ortamdaki amalgam : Bir ateş ki
yayılıyor tam söndürecekken.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Oysa zaman hep kendi bildiği gibi işlerken, onun hangi noktasında durduğumu bilemiyorum.  Gerçekçilik o kadar hızlı akıyor ki yaşadığım tüm...